Teknoloji şirketleri ile devletler arasındaki ilişkinin giderek daha da gerginleştiği ve artık bir kontrol mücadelesine dönüştüğü bir döneme girdiğimiz ortada. Politik çekişmelerin ya da bilginin kontrolü için yapılan hamlelerin hepsinin merkezinde teknoloji var. Fakat devletler ve teknoloji şirketleri arasında daha derin bir mücadele konusu var: Tekelleşme. Geçtiğimiz hafta içi ABD Senatosunda gerçekleştirilen duruşmanın da ana başlığı bu konuydu. Silikon Vadisi'nin dört devi —Amazon CEO'su Jeff Bezos, Apple CEO'su Tim Cook, Facebook CEO'su Mark Zuckerberg ve Google CEO'su Sundar Pichai— senato üyelerinin sorularını yanıtladı. Zaman zaman ilginç sahnelerin de yaşandığı günde ana başlık bu şirketlerin tekelleşmeleri ve bunun sonuçlarıydı. Her ne kadar bu konu arka planda kalsa ve camiadaki isimler genellikle bu büyüme ve tekelleşmeyi iyi bir şey zannetse de aslında bu kontrolsüz büyüme çok büyük tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Ama çoğu zaman bunlar normalleştirildiği ya da biz kullanıcılar için birer "kolaylık" olarak sunulduğu için bunu fark etmiyoruz. Güncel ve duruşma esnasında da bahsi geçen bir örnek ile açıklayayım. The Markup yayınladığı haberinde Google'da bir arama yaptığınızda karşınıza çıkan bilgilerin kaynağını ve seçilme şeklini inceledi. Ulaştıkları sonuç, yaptığınız internet aramalarının ilk sayfa sonuçlarının %41'i, ekranda ilk görünenlerin %63'ü Google ürünleri (reklamlar, bilgi kutuları, öneriler…). Yani çoğu zaman bizler bir internet araması yapmak istediğimizde, Google'ın kendi ürünlerini görüyoruz. Buna bir de Google'ın büyük bir aktör olduğu diğer alanları ekleyecek olursak (GMail, Google Drive, YouTube, Google Maps, Android, Play Store, Chrome, Google Ads, Google Analytics ve dahası) tekelleşmenin ciddiyeti daha iyi anlaşılabilir. Duruşmaya çağırılan diğer CEO'ların şirketleri için de aynısı geçerli. Facebook sosyal medya ve iletişim alanında (Instagram, WhatsApp, Facebook Messenger, Facebook Ads…), Amazon ticaret odaklı (Kindle, Audible, AWS, Amazon Ads…) benzer bir kontrolsüz büyüme gücüne sahip. Bunların yanında Apple'ın kendi platformu üzerinde iTunes ve App Store temelli tekeli masum kalıyor ama bu da bir tekelleşme olmadığı anlamına gelmiyor. Bu tekelleşmenin en açık örneklerini kendi internet kullanımımıza bakarak görmek mümkün. Bu platformlar dışında internetin geri kalanında ne kadar vakit geçiriyoruz? Daha doğrusu bir platform olmayan internetten haberimiz var mı? Google'da bir arama yaptığımızda bile bu sitelere ulaşmak için çaba harcamamız gerekiyor. Birisiyle iletişim kurmak istersek Facebook'un sahip olduğu bir yerde hesabımız olması gerekiyor. İnternetin büyük bir kısmı Amazon'un sunucularında ve Amazon'un e-ticaret tekeli küçük çaplı girişimlerden sesli kitap sektörüne kadar birçok alanı etkiliyor. Bir de elbette internette reklam ya da başka bir yolla para kazanmak için bu şirketlerin insafına kalmış olduğumuz gerçeği var. Gazeteciliğin bu tekelleşmeden çektiklerine de sıkça tanık oluyoruz. Konunun tartışılması ve gündem olması güzel ama bir senato müdahalesi veya bir ülkenin yasasıyla bunları çözmek mümkün değil. Platform kapitalizmi ve stack kavramları günümüz ekonomisinin temel parçaları hâline getirildi. Ekonomiye ve toplumların işleyişinde yarattıkları zararları ise yeni yeni görüyoruz. Bu noktada medya ve gazetecilik alanına büyük bir görev düşüyor. Teknoloji ve ekonomi gazeteciliğini şirket ve uygulama fanı olmanın ötesine taşıyan, eleştirel ve araştırmacı işlere ihtiyacımız var. Çünkü bu devlerin yarattığı hasarı ancak bunu nasıl yaptıklarını daha iyi anlayarak ve anlatarak ortadan kaldırabiliriz. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder