İnterneti bir iletişim aracı olarak özel kılan ve hızlı bir şekilde büyümesini sağlayan özelliklerinin başına küresel bir ağ olması gelir. Dünyanın hemen her yerine bir sınırlama veya ayrıma maruz kalmadan erişebilmek ve orada üretilen bir bilgiye doğrudan ulaşma imkânına kavuşmak onun diğer tüm iletişim araçlarından daha değerli ve önemli kıldı. Fakat internetin giderek yaygınlaşması ve hemen her alanda kullanılmasıyla birlikte bu küreselliğe karşı bir hareket de doğdu. Bu karşı hareketlerin bazıları politikti, "Great Firewall of China" gibi; bazıları ise tamamen ekonomik, geofencing adı verilen ve internetteki içerikleri coğrafi bazda kısıtlayan sistemler gibi. Bunun yanı sıra internetin ekonomik olarak mevcut uluslararası sistemin tamamen dışında olması ve yeni kurallara ihtiyaç duyması da nasıl bir yol izlenebileceği konusunda korumacı yaklaşımların doğmasına neden oldu. Bu gelişmelerin yaratabileceği riskler bir süredir internet yönetişimi alanında konuşuluyor ve ülkelerin veya bölgelerin kısmen kapalı ya da farklı kurallarla işleyen internetlerinin oluşması ihtimali, splinternet ya da internetin balkanlaşması olarak anılıyor. Balkanlaşma kavramı Sovyetler sonrası Balkan ülkelerinin bölünmesi ve kopuşundan esinlenen ve bir zamanlar bütün olan bir yapının küçük ve kapalı gruplara bölünmesini anlatmak için birçok alanda kullanılıyor. Günümüzde yaşanan kimi gelişmeler bu konunun tekrar gündeme gelmesine sebep oldu. Çin'in kapalı ve kontrol altındaki internetinin yanı sıra Rusya ve İran'ın "interneti kapatma" deneyleri, Türkiye ve birçok başka ülkenin internet üzerinde daha fazla yasal kontrol elde etme çabaları, Almanya'nın NetzDG yasasını esas alarak birçok ülkenin sosyal medya platformlarına kendi sınırları içerisinde farklı kurallar dayatmak istemesi ilk akla gelenler. Bununla birlikte küresel içerik platformlarının (Netflix, Spotify vb.) bir yandan internetteki kültür üretimini kontrol altına almaya çalışırken diğer yandan giderek daha fazla ülke bazlı içerik farkına sahip olması da internetteki küresel kültür paylaşımında bir bölünme yaratması mümkün. Ancak ABD ve Hindistan ile birlikte başlayan Çin tartışması bu konunun tehlikeli bir ivme kazanmasına sebep olabilir. Bir iletişim platformunu yalnızca merkezi başka bir ülkede diye engellemek, kısa vadedeki politik kazancın ötesinde birçok negatif sonuç yaratacaktır. Bu engellemelerin bir yarışa dönmesi ve bir anda herkesin birbirini engellemeye başlaması bir yana, bunun kültürel ve toplumsal boyutlarının da hesaba katılması lazım. Örneğin ABD 45 gün içerisinde WeChat'i engellerse ilk bakışta sadece politik ve ekonomik bir dramaya sebep olur gibi görünebilir. Fakat bu engelleme aynı zamanda ABD'de yaşayan Çin ve diğer Asya ülkelerinin vatandaşı olan birçok kişinin aile ve arkadaşları ile tüm iletişiminin kopması anlamına da gelecek. Çin'de yaşayan insanların dünyayla iletişim kurmak için kullandığı bir aracı tamamen politik kavgaları bahane ederek engellemek ve iki ülke arasına dijital bir duvar örmek, daha kapalı bir dünyaya doğru atılan bir adım olacaktır. Ayrıca unutmamak gerekir ki böyle trendler asla birkaç ülke arasında kalmaz. Bu akımı gören birçok ülke uyum sağlamak, fırsatı değerlendirmek ya da ittifaklarını güçlendirmek için benzer hamleler yapacaktır. Kısa sürede küresel iletişim aracı internet birçok kapalı parçaya bölünebilir ve Çin'in dijital duvarının yanında onlarca farklı ülke ve grubun duvarından bahsetmeye başlayabiliriz. Elbette bunlar karamsar örnekler. Fakat dünyada bir süredir gidişat genellikle en kötü ihtimalleri düşünmeyi gerektiriyor. Özellikle de splinternetin birçok anlamda zaten varolduğunu düşünecek olursak. Her ne kadar internetin küresel sistemin ayrılmaz bir parçası hâline gelmesi bunu sınırlayabilir diye düşünsek de maalesef devletler giderek daha fazla bölünmeyi, tüm kötü sonuçlarına rağmen tercih etmeye başladılar. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder