Teknolojiyle aramızdaki ilişkiyi şekillendiren birçok şey var, bunların başında da kullandığımız ve hayatımızın bir parçası haline gelen bu araçların nasıl bir dünya görüşüyle ve kimler tarafından şekillendirildiği geliyor. Hemen herkes için bu etki söz konusu olsa da artık işini ve hayatını ciddi bir şekilde internet üzerinden sürdüren ve buna göre şekillendirmesi gereken gazeteciler ve medya çalışanları için bu durum daha hissedilir bir şekilde kendisini gösteriyor. Bu yüzden de kullandığımız bu araçların ve platformların arkasında yatan fikirleri ve dünya görüşünü anlamak büyük bir önem taşıyor. Bu noktada hemen hepimizin aşina olması gereken önemli bir kavram var: Kaliforniya İdeolojisi (Californian Ideology). Richard Barbrook ve Andy Cameron tarafından üretilen bu kavram, günümüzde artık interneti ve teknolojinin gelişimini küresel seviyede şekillendiren dünya görüşünün arka planını kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Neoliberal ekonomi yaklaşımı, liberteryan devlet fikri, transhümanist fikirler, teknolojik belirlenimcilik ve tekno-optimizmin bir karışımı olarak özetleyebileceğimiz bu ideolojik çerçeve, şu anda kullandığımız birçok aracın tasarlanırken nasıl bir insan ve toplum düşüncesiyle şekillendirildiğini anlamak için oldukça faydalı. Bunun erken örneklerini John Perry Barlow'un Davos'tayken yazdığı ve dünyayla paylaştığı meşhur "A Declaration of the Independence of Cyberspace" metninde de görmek mümkün. Günümüzde ise Kaliforniya İdeolojisi tüm dünyaya yayılmış durumda. ABD'den Çin'e, Almanya'dan Türkiye'ye teknoloji ve internet üzerine çalışan kesimler içerisinde bu dünya görüşünün etkilerini görmek mümkün. En karikatür halleri daha fazla robot ve kodlama bilen insan ile tüm sorunları çözebileceğimize inanan ve sürekli TED sahnesinde gibi davrananlar. Bu perspektifi tanımak önemli, çünkü medya ve gazeteciliğin dijitaldeki geleceği bu ideolojiyle doğrudan ilişkili. Geçtiğimiz haftalarda Facebook ve Avustralya restleşmesi bunun sadece bir örneği. Teknolojinin küreselleşmesi bu ideolojinin sınır tanımadan ve farklı yerlerdeki farklı koşulları hesaba katmadan herkesi etkileyecek kararlar almaya devam etmesine neden oluyor. Günümüzde hem medya çalışanları ve gazeteciler hem de teknoloji ve medya alanında çalışan akademisyenler bu ilişkiyi ciddi bir şekilde gözden geçirmek zorunda. Tekno-optimist yaklaşımlarımızı ve Kaliforniya İdeolojisinin büyüsünü bir kenara bırakıp daha eleştirel ve bağımsız bir yaklaşım geliştirmek zorundayız. Bunu yapabilmek için de içerisinde bulunduğumuz koşulları şekillendiren bu fikirleri iyi tanımamız ve etkilerini daha açık bir şekilde görebilmemiz şart. |