Günümüzde medyanın en temel sorunlarından birisi kendisini bağımsız ve sürdürülebilir kılmak. Ekonominin, toplumsal dinamiklerin ve teknolojik dönüşümün yarattığı etkiler ile birlikte giderek ciddileşen bu durum karşısında herkesin farklı çözümleri denediği ve yeni yollar aradığı bir dönemdeyiz.
Burada zaman zaman karşımıza çıksa da en azından ülkemizde derinlikli bir şekilde ele alınmadığını düşündüğüm başlıklardan birisi de okur ve topluluk meselesi. Farklı başlıklar altında topluluk kelimesini ve topluluk oluşturmayı sıkça duyuyoruz ama bunun tam olarak ne olduğu ya da ne faydası olabileceği konusu çoğu zaman yeterince açıklanmıyor.
Biraz daha iyi anlamak için biraz geçmişe gidip oradan bir örnekle başlamakta fayda var. Eğer gazetelerin daha iyi dönemlerini hatırlıyorsanız "X gazete okuru" kavramına da aşinasınızdır. Kimi zaman mizah malzemesi olarak kullanılsa da bir gazetenin okuru olarak tanımlanmak, özünde o gazete ile şekillenen bir topluluğun parçası olmayı da beraberinde getiriyordu. Gazeteler bu anlamda insanların bilgi kaynağı olmanın ötesinde kendilerini ifade ettikleri bir araca dönüşüyordu.
Ancak dijital yayıncılık ile birlikte hem gazeteler hem de diğer medya kurumları okur kitleleriyle daha etkili bir iletişim kurabilecekleri ve güçlü bir topluluk oluşturabilecekleri yollar yerine çoğunlukla sosyal medya platformlarını tercih etti. Bu da kısa sürede gazetelerin takip edilen hesaplara ve ziyaret edilen sitelere dönüşmesine neden oldu. Kısa sürede bu platformlara devredilen güç ile de çoğu birbirine benzemeye başladı. Ayrıca bu platformların kendisi de verimli bir topluluğun oluşmasını zorlaştırıyor.
Günümüzde medyada sürdürülebilirlikten veya gelir modellerinden bahseden yazılara ve rehberlere baktığımızda en sık öne çıkan başlıklardan birisinin topluluk olması da bu yüzden. Eğer bir sosyal medya hesabından ya da YouTube kanalından ibaretseniz insanların sizi düzenli takip etmesi, desteklemesi ve bir okur topluluğuna dönüşmesi mümkün değil. Çünkü kendinizi ayırt edecek, doğal olarak okurunuzu diğer insanlardan ayıracak, bir özelliğiniz yok.
Bu da kaçınılmaz olarak birçok gelir modelini sizin için kullanışsız kılacaktır. Örneğin abonelik merkezli bir model düşünüyorsanız en önemli konulardan birisi o aboneliklerin uzun süre yenilenmesini sağlamak. Ancak gerçekten özel bir şey sunmuyor, okurlarınızı bir topluluğa dönüştüremiyorsanız bunu başarmak pek de mümkün değil.
Peki bunun başarılı örnekleri nasıl oluyor? Financial Times, The Guardian gibi gazetelerin okurlar ve aboneler için düzenledikleri etkinlikler bunun iyi bir örneği. Gazetenin abonesi olmak sadece haberlere erişimi değil, aynı zamanda size katkısı olabilecek bir topluluğa da erişim demek.
Eğer fiziksel bir topluluk yerine daha dijital odaklı olmak isterseniz Bellingcat örneğini inceleyebilirsiniz. Discord üzerinden okurlarını ve takipçilerini bir araya getirerek hem topluluğunu büyütüyor hem de o topluluğun birlikte bir şeyler yapabileceği bir alan sağlıyor. Ayrıca Discord'un imkânlarıyla sunucudaki topluluğa özel etkinlikler de düzenliyorlar.
Bu tarz hamleler beraberinde sizi ve ortaya koyduğunuz işi destekleyecek daha güçlü bir okur kitlesi oluşturmanızı sağlayacaktır. Bu da sürdürülebilir bir yayına dönüşmek için en temel ihtiyaçlardan birisi. Elbette bütün bunları yapabilmek için de önce gerçekten insanların topluluğunun parçası olmayı isteyecekleri bir yayın ortaya koymanız lazım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder