Gazetecilerin ve basının özellikle uluslararası siyasi mücadelelerin bir parçası ve hatta devletler tarafından kullanılan araçları hâline gelmesi maalesef giderek daha sık tanık olduğumuz ve büyük sorunlara neden olan bir mesele. Yakın zamanda buna dair birçok örneğe tanık olduk. Özellikle devletlerin gazetecilere bu şekilde yaklaşması medyanın kendisini içinde bulduğu krizin temel sebeplerinden birisi. Gazeteciler ve medya kurumları birer politik aktör/araç olarak görülmeye ve o şekilde muamele edilmeye başladığında bunun topluma ve hayatımıza birçok farklı yansıması olabiliyor. Belarus'ta iktidara karşı protestolar başladığında veya Çin Hong Kong'a daha sert müdahale etmeye karar verdiğinde ilk etkilenen ve susturulanlardan biri gazeteciler oluyor. Maalesef ülkemiz de dahil olmak üzere dünyanın her yerinde bu yaklaşım giderek yaygınlaşıyor. Tüm bunlara bir de devlet destekli basın kuruluşlarını da bir faktör olarak eklediğimizde konu iyice karışıyor. Bu kurumların genel olarak o ülkenin politik duruşunu yansıttıkları herkesin bildiği bir gerçek ama Rusya ve Çin gibi daha uç örnekler —yani daha fazla kontrol altında olanlar— bu kurumlara herkesin şüpheyle yaklaşmasına neden oldu. Bunun üzerine Yunanistan'da AA muhabirinin kimlik bilgilerinin yayınlanması veya Voice of America'nın Trump tarafından yerleştirilen yeni başkanının "Bu kurum yabancı casusları yerleştirmek için ideal bir yer" cümlesini kurması gibi örnekler de bu sorunu çözmeye pek yardımcı olmuyor. Tüm bunların sonucunda kendimizi kaçınılmaz olarak medya ve gazetecilerin bir politik grubun aracı olarak kabul edildiği bir ortamda buluyoruz. "Fake news", "yalan haberler", "sosyal medya", "ajanlar" gibi aslında altı boş kavramlarla konuşmak kolay ama çoğu zaman bu sorunları doğuran asıl kaynakları görmezden geliyoruz. Eğer siyasi liderler ve politik gruplar gazetecilere birer araç muamelesi yapar ve buna uymayan her gazeteciyi başkasının aracı olmakla itham ederse, toplumun gazetecilik kurumuna güvenmesini beklemeye kimsenin hakkı olabilir mi? Bu elbette gazeteciler suya sabuna dokunmasın demek değil, böyle bir şey herhangi bir insan için mümkün değil. Eğer gazeteciliğe güven konusunda daha etkili çözümler arıyorsak; bu ilişkilerin nasıl kurulduğunu, siyasetçilere gazetecilerin nasıl yaklaşması gerektiğini ve bu tarz yaklaşımların kökeninde ne olduğunu iyi anlamak ve bunların üzerinden ilerlemek gerekiyor. Yoksa hiçbir algoritma ya da teknik gelişme bunu çözemez. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder