Sanırım İngiliz Kraliyet Ailesinden istifa eden Harry ve Meghan'ın geçtiğimiz hafta içerisinde Oprah'ya verdiği röportaj ile dünya çapında bir kraliyet dedikodusu başlatmasından herkes haberdardır. Eğer değilseniz burada bir özetine bakabilirsiniz. Bültenin odağında bu konuyu açmamın sebebi ise yaşananların ve özellikle Meghan Markle'ın maruz kaldığı taciz ve saldırıların arkasında İngiltere basınının en kötü geleneklerinden birisi olan tabloid gazetelerin ve onların gazetecilik anlayışının olması. Gündemi fırsat bilerek sizlere biraz İngiliz tabloid gazetelerinden bahsetmek istedim. Öncelikle en yeni olaydaki rollerini konuşalım. Markle'ın Prens Harry ile birlikte olmaya başlamasından itibaren İngiliz tabloidlerinin ırkçı tavrı kendisini göstermeye başlamıştı. Markle hakkındaki her haber onu hedef göstermeye, küçümsemeye ve ona saldırmaya odaklıydı. Bu konuda ne kadar ikiyüzlü olduklarının en güzel örneği ise diğer "kraliyet gelini" Kate Middleton hakkında aynı konularda yaptıkları haberlerin kıyasında karşımıza çıkıyor. Bu saldırgan ve tacizci tavır Mail on Sunday'in Markle'ın babasına yazdığı mektupları gazetede yayınlaması gibi bir zirve nokta da gördü. Bu röportajdan günler önce Markle gazeteye karşı açtığı davayı kazanmış ve gazeteyi ilk sayfadan bir özür dilemeye mecbur bırakmıştı. Fakat tüm bu yaşananlara rağmen, Society of Editors, önce "biz ırkçı değiliz ya" şeklinde özetlenebilecek bir açıklama yayınladı ardından da "ya aslında öyle demek istemedik" dedi. Guardian ve Financial Times yönetiminden isimler ise bu açıklamayı eleştirerek İngiliz basınının kendisini sorgulaması lazım dedi. Fakat girişte de söylediğim gibi tüm bunlar İngiliz tabloid basınını bilenler için oldukça normal. Elbette bir yanda aynı gazetelerin geçmişte Prens Harry'nin annesi Prenses Diana'ya karşı aldıkları tavır ve kimileri için ölümüne sebep olmaları gerçeği var. Elbette durum sadece bununla sınırlı değil. Burada genel olarak sorunlu bir gazetecilik anlayışı söz konusu. Bu "ne satıyorsa onu yayınlarız" yaklaşımı ve agresif duruşu cesur gazetecilik gibi gösterme çabası aslında İngiliz tabloid gazetelerinin ırkçılığını ve ayrımcılığını gizlemek için kullandıkları bir araç. İşin daha kötü yanı ise bu taktiklerinin kısmen işe yarıyor olması. Gazeteler hâlâ bolca satıyor ve bu tavırları kraliyet ailesini bile onlarla bir tür anlaşma yapmaya zorlamak için yeterli oldu. Bir röportaj ile İngilizlerin tüm bunlardan kurtulmaya başlayacağını düşünmek iyimserlik olur; özellikle de ırkçılık konusunun sadece tabloid basınla sınırlı olmadığını düşünecek olursak. Ama işin iyi yanından bakacak olursak, hiç değilse İngilizler Piers Morgan'dan —bir süreliğine olsa da— kurtuldu. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder