Geçtiğimiz hafta ABD medyasında gündemi en çok meşgul eden konulardan birisi Fox News'in en ünlü sunucularından ve genel olarak ABD sağının favori medya isimlerinden birisi olan Tucker Carlson'ın tam da büyük bir davanın ardından, üstelik kendisine dair de şikayetler gündem olmuşken, işten çıkartılması oldu. Fox News'in neden kendisi için bu kadar değerli bir isimden vazgeçtiğinden tutun da Carlson'ın bundan sonra ne yapacağına kadar birçok konu tartışıldı.
Ama bu dedikodular ve teoriler yerine benim asıl odaklanmak istediğim konu Carlson ve Fox News'in nasıl bu kadar etkili olabildiği ve kullandıkları kimi taktikler. Özellikle ülkemizdeki seçim atmosferiyle birlikte ABD sağının taktiklerini kopyalama alışkanlıklarının giderek bariz bir hâle gelmiş olması sebebiyle bu incelemenin faydalı olacağını düşünüyorum.
Fox News'i ve ekiplerinde yer alan Tucker Carlson gibi yorumcuları ABD'deki One America Network ya da Birleşik Krallık'taki GB News gibi örneklerden ayıran en önemli özellikleri, onlara kıyasla daha "ılımlı" bir yayın yapıyor izlenimi yaratmak için çaba göstermeleriydi. Aşırı sağ argümanların hiçbirini doğrudan kendileri söylemiyor ama bunları daha dolaylı yollarla dile getirip izleyicilerinin bir sonraki seviyeye gitmesine yardımcı olacak aracılarla buluşmalarını sağlıyorlar.
Tucker Carlson da bunu en iyi başaran isimlerden birisi. Kendisi son dönemde bizim de sıkça maruz kaldığımız LGBTQ karşıtı argümanların, "woke" karşıtlığının ve aşırı sağ retoriğin yaygınlaşmasında önemli bir rol oynadı. Kendisi asla internette ya da daha radikal kişilerden gördüğümüz argümanları doğrudan dile getirmese de "sadece soruyorum" yaklaşımıyla bunları söyleyecek isimleri düzenli olarak konuk etti. Aynı sorgulama taktiği sayesinde Fox News'in başına gelen davanın sebebi olan komplo teorisi dahil birçok başka teorinin de yaygınlaşmasını sağladı.
Carlson'ın büyümesine yardımcı olan bir diğer taktiği de "politik doğruculuk sansürü" argümanını kendisine yönelik eleştirilere karşı sıkça kullanmasıydı. Bu argümanı o kadar etkili bir şekilde kullandı ki ABD medyasındaki yanlış objektiflik algısı sayesinde medyanın her köşesinde görünür oldu. Ünlü ama "o kadar da radikal olmayan" Carlson, özellikle Trump döneminde en çok aranan isimlerden birisi oldu.
Bütün bunlar ve daha fazlası sayesinde Carlson ABD kamuoyundaki yerini iyice sağlamlaştırdı. Örneğin Alex Jones başına gelenlerden sonra görünürlüğünü yitirmişti ama Carlson için ABD başkanlığına aday olma ihtimali konuşuluyor. Medyanın ve ABD'deki politik dinamiklerin zayıf noktalarıyla çok iyi oynamasına ve onları kendi çıkarları için manipüle etmesine rağmen medyanın kendisi hakkında konuşmaktan vazgeçememesi de aslında sorunun ne kadar derin olduğunu gösteriyor.
Carlson hem yaygınlaştırdığı komplo teorileri ve retoriğin hem de uyguladığı taktiklerin dünyanın farklı yerlerindeki kopyalarıyla aslında görülenden daha büyük bir etki yaratmış durumda. Ülkemizde bile sağ politikacıların kullandığı argümanların bunların çevirisi olmasının sebebi Carlson ve onun gibi isimlerin büyümesine imkan tanıyan Fox News. O yüzden bunları iyi tanımak ve ABD medyasının yaptığı hataları tekrar etmemek gerekiyor.