Kolay ancak zor: Podcast nişi bulmak
Bazı atölyelerde yahut dost meclislerinde podcastle ilgilenen kişiler kendilerinden ettikleri şüpheyi belli ederek "sence podcast yapmam çok mu saçma?" sorusunu sorar. Bana inanın, dosya açılışını ilginç kılmak için tertiplediğim bir senaryo değil, bu dijital dünyayı evi bilen çok zihni meşgul eden bir soru.
Verilerle konuşayım, son üç yılda podcast dinleme ve üretme oranları katlanarak arttı. Bu artış çevremizde podcastle ilgilenen kişi sayısının da artmasına yol açınca podcast yapmadan geçen günlerine üzülenler ortaya çıkmaya başladı. Çünkü şayet podcast bir trense o treni ya kaçırmışlardı ya da kaçırmak üzerelerdi. Peki, işin aslı ne?
Podcast yapmaya başlamak için muhtemelen geç değil
Yayıncılık dünyasında bugüne dek kendime sık sık aldığım bir not, iyi içeriğin her koşulda hedefini bulduğu. İster bir milyon ister on milyon podcast olsun, doğru yere temas ettiğinizde hedef kitlenize ulaşacak yollar var. Bu yolların tümü organik olmak zorunda değil ancak doygunluğa ulaşmış bir podcast kitlesi olmadığından emin olabilirsiniz. Esas mühim olan "podcast nişini" bulabilmek. Nişi daha önce duymadıysanız, mimari yapılarda duvar içinde bırakılan oyukları tanımlıyor. Yayıncılık da henüz doldurulmamış ufak oyuklar bulmak ve bunu sürekli hale getirmek olduğundan bu kavram iyi bir referans noktası olabilir.
Podcast nişi bulmak için bir başlangıç noktası belirlemek gerekirse, bana mantıklı gelen ilk adım ilginizi çeken ve üzerine konuşabileceğiniz tüm konuları bir kâğıda (ya da dokümana) yazmak. "Kitap" gibi çok genel şeyler de çıkabilir, "şarj aletlerinin kıvrılma oranı" gibi sadece sizin ilginizi çektiğine inandığınız şeyler de. Bu fikirleri kendi zihinsel mahkemenizde bazı sorularla karşılaştırarak ölçmenizi öneririm:
Bu konuda…
- birileri benden fikir alıyor mu?
- kaç dakika konuşabilirim?
- onlarca bölüm konuştuğumda heyecanım sürer mi?
- yaptığım yorumlar ilgi çekici mi?
Verdiğiniz her yanıt, bazı fikirlerin öne çıkmasını bazılarının da masanın kenarına itilmesini sağlayacak. Üzerine daha derin düşünceler oluşturdukça diğer aşamalar da hızlıca gündemde yerini almalı: Fikrinizin sponsor bulabilme olasılığı, bu konuda yapılmış yayınların tatmin ediciliği, alt kategorilere bölünebilirliği, tek başına mı yoksa bir ortakla mı yapılması gerektiği… Uzun görünen bu listenin her maddesi rafine bir fikrin ortaya çıkışına şahit olacaksınız.
Ben elmayı seviyorum diye herkes elmayı sever mi?
İlla zihnimizde doğuştan yüklü gelen ya da bizi biz yapan bir konuya sarılmak zorunda mıyız? Yani iyi bir podcast yapabilmek için "gerekeni" yapmak da bir seçenek mi? Kimsenin bir kamu kurumunda memur olma hayaliyle büyümediğini varsayalım. Mesleği küçümsemek değil maksadım, sadece bazen hayal gücümüze haddinden fazla kıymet veriyoruz ve tıpkı hayalindeki işi arayan ancak hayalinde bir iş olmayan o kişinin sıradan ve mutlu olabileceği işleri ıskalaması gibi bazı fikirleri ıskalıyoruz.
Yayına giren, popülerleşen içerikleri kerteriz almak bir tercih ancak yayıncılık dünyasında en sık konuşulan başlıkların izini sürmek ve bu konuları podcaste entegre etmek uzun vadede gelir kazanabilecek bir model oluşturmak ideallere ihanet değil.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder