Geçtiğimiz hafta içerisinde okuduğum bir yazı, o zamandan bu yana kafamın içerisinde dönüp duruyor. Hyperland, Intermedia, and the Web That Never Was isimli yazı, 1980'lerde hipermetin (hypertext) teknolojisinin ilk yayılmaya başladığı dönemi, beraberinde getirdiği yaratıcı ihtimalleri ve Otostopçunun Galaksi Rehberi ile tanıdığımız Douglas Adams'ın ütopik hipermetin geleceğini anlatıyor. Yazının temelinde yatan mesaj ise "İnternet ve dijital teknolojiler ilk geldiğinde yaşadığımız bu heyecan ve yaratıcılık nereye kayboldu?" Bu da aslında bizi çok daha derin bir soruya götürüyor: internetle ilgili o kadar ütopik hayal kurarken şimdi neden bu noktadayız? Bülteni çok uzatacağına emin olduğum için ikinci soruya hiç dokunmayacağım ama ilki özellikle medya ve gazeteciliğin dijitaldeki geleceği için önemli bir soru. Çünkü bu geleceğin nasıl olacağı bu soruyu cevaplamak isteyip istemediğimizle de alakalı diye düşünüyorum. Şu anda dijital gazetecilik veya yayıncılık üzerine konuşurken ya da geleceğe dair planlar yapılırken genellikle ne yapmak istediğimizi konuşmuyoruz. Bunun yerine Google, Facebook, Twitter, YouTube, Spotify ne planlıyor ona bakıyoruz. Onların ürettiği yeni araçlar veya mevcut olanlarda yaptıkları değişiklikler bizim nasıl ürettiğimizi belirliyor. Çoğu zaman bir haber veya başka bir içerik üretirken bile içeriğin kendisinden çok bu platformlarla ilişkisine kafa yoruyoruz. O platformların tamamen keyfi bir şekilde kurdukları sistemlerin seveceği içerikleri nasıl üretiriz diye çabalıyoruz. Böyle bir ortamda yaratıcı bir süreç pek de mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde yaptığımız işin kendisini düşünmeyi arka plana attıkça onu nasıl daha iyi yayınlayabileceğimizi ya da elimizdeki teknolojilerle ve araçlarla nasıl yeni ve yaratıcı bir yayıncılık yapabileceğimizi düşünmek aklımıza bile gelmez. Şu anda maalesef öyle bir noktaya geldik ki, değil farklı yayıncılık yollarını denemek biraz farklı bir haber sitesi tasarımı seçmek bile çok az kişinin aklına geliyor. Bu şekilde devam edersek dijital gazetecilik ve yayıncılığın geleceğini sadece izlemek ve arkasından yetişmek için çabalamak dışında bir seçenek kalmayacak elimizde. İnternetin ve elimizdeki dijital teknolojilerin bize verdiği imkanları çoğu zaman unutuyoruz, sadece platformlara bel bağlamak zorunda hissediyoruz. Ama gazeteciliğin ve medyanın kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmek için bağımsız düşünmeye ve elindeki araçlardan kendi faydasına olan şeyleri üretmeye ihtiyacı var. Bu yüzden arada bir böyle farklı yaklaşımlarla, yaratıcı deneylerle zihnimizi açmakta fayda var. Elimizde böyle sınırsız bir üretim ortamı varken neden yayıncılığımızı üç-beş platformun çizdiği sınırlar yüzünden birbirinin kopyası hâline getiriyoruz ki? |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder