Bu hafta bülten için bir ilki deneyeceğim ve haftanın odağında üç hafta sürecek bir seri yazacağım. Konumuz yavaş medya ve bu konuya üç farklı eksenden bakacağız: haberler, dergi yayıncılığı ve niş yayıncılık. Amacım hem gazetecilik ve medya üretimine dair bazı alışkanlıkları sorgulamak hem de farklı yayın modellerini ele almak. Yavaş medya başlığına haberlerle başlamak sanırım en doğalı. Özellikle sosyal medya ve dijital habercilik ile habere ve bilgiye ulaşma hızımızın kontrolsüzce artmasının avantajlarına odaklanırken beraberinde gelen riskleri göremedik. Şimdilerde ise bu negatif sonuçları ile uğraşıyoruz. Bunların başında dijital haberciliğin kalitesinde sebep olduğu düşüş var. En hızlı haber girmek, bu sayede en çok tıklanmayı almak için verilen mücadele birçok editoryal sürecin aksamasına, haber yazımının kalitesizleşmesine ve tek cümlelik haberler gibi garabetlere neden oldu. Bununla birlikte sosyal medyanın getirdiği "Son Dakika" görselli kaynaksız haberler de hızlı haber ulaştırma çabasının sonucunda hiçbir bilgi ulaştırılamaması gibi bir sonuç doğurdu. Haber tüketicileri için de bu durum birçok sorunu beraberinde getirdi. Sonu gelmeyen son dakikalar ve o son dakikaların güncellenmesi normal okurun bile bir muhabir gibi haber takibinde kalmasına neden olabiliyor. Bu hız aynı zamanda "bir şeyleri kaçırma korkusunu" (FOMO) getiriyor ve okurlar bir süre sonra önce haber bağımlısı ardından da haberden kaçan kişilere dönüşebiliyor. Elbette sadece aşırı habere maruz kalma ve doomscrolling değil okurun haberden uzaklaşma sebebi. Bahsettiğim hız kaynaklı haber ve bilgi kalitesinin düşüşü de burada bir rol oynuyor. Bunların üstüne hız içerisinde doğrulama ve editoryal kontrol gibi süreçlerin iptal edilmesi, ardından da yanlış ve asılsız haberlerin yayılması eklenince bu sefer insanlar okudukları haberlerle de bir güven sorunu yaşamaya başlıyor. Bu durum da çok farklı aktörler tarafından manipülasyona açık bir ortam yaratıyor. Bu yüzden haberciliğin hızla ilişkisini gözden geçirmemiz gerekiyor. Evet, okura bilgiyi olabildiğince çabuk ulaştırmak lazım ama bunu doğru bilgiyle yapmak gerekiyor. Doğruluğu —ve kimi zaman bilgi kabul edilip edilemeyeceği— şüpheli cümleleri hız uğruna haber şeklinde servis etmek hem gazeteciliğe hem de okura haksızlık. Eğer haberi hızlı bir şekilde ulaştırmak istiyorsanız bunun yolu her önünüze düşeni haber şeklinde paketlemek değil, haber üretecek insan gücünüzü büyütmek olmalı. Ama diğer yandan da hız konusunda bu kadar takıntılı olmamak gerekiyor. Yavaş gazetecilik gibi kalite ve derinliği ön plana alan bir gazetecilik yaklaşımı da mümkün. Hatta bu tarza olan ilgi de artıyor. Elbette burada yavaşlığı ve derinliği belirleyecek olan sizsiniz ama okurun kaliteli ve derin habere ihtiyacı giderek artıyor. Daha yavaş bir yaklaşım aynı zamanda gazeteciliğin gücünü de ön plana çıkartacaktır. Araştırmacılık kabiliyeti, gazetecinin konuya dair uzmanlığı ve haber yapmanın incelikleri böyle işlerde kendisini daha iyi gösterir. Okur da bu farkı algılayıp ona göre tercihini yapar. Önümüzdeki hafta konumuz dergiler olacak. Yavaşlığın önemini ve dergi formatının bu noktada nasıl bir rol oynayabileceğini birlikte inceleyeceğiz. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder