Her yıl olduğu gibi bu yıl da 2023'e geri dönüp bakmaya yıl boyunca yazdığım bültenleri inceleyerek başladım. 2023 boyunca —son iki bülteni saymazsak— 50 bültende toplam 68944 kelime yazmışım. Bültende en çok kullandığım kelimelere ve konu başlıklarına baktığımda bu yılın gündeminde teknoloji ve internet geçtiğimiz yıllara kıyasla daha fazla yer kaplamış görünüyor.
Bunun temelde iki sebebi var: yapay zekâ çatısı altında andığımız teknolojiler ve sosyal medyanın geçirdiği dönüşüm. Bu ikisi özellikle medya ve gazetecilik alanının teknolojiyle olan ilişkisinde ciddi bir dönüşüm döneminin başlamasına neden oldu.
Sosyal medyada Twitter'ın Musk tarafından satın alınmasıyla başlayan ve ardından X'e dönüşmesiyle devam eden süreç dönüşümün ana sebebi oldu. Hem Musk'ın genel politik duruşu ve gazetecilere karşı tavrı hem de platformun teknik anlamda değişimi, hem platformun cazibesini yitirmesine neden oluyor hem de kullanışsız bir hâle getiriyor. Üstelik ekonomik olarak da şirketin ayakta kalma şansı giderek azalıyor.
Bu durum kaçınılmaz bir şekilde alternatif arayışlarının başlamasına neden oldu. Hem Mastodon gibi eski platformlar, hem de Threads ve Bluesky gibi yeni isimler hayatımıza girmeye başladı. Henüz Twitter'ın yerini kim alacak belli olmasa da sinyaller bunun tek bir platformdansa başka tür bir sosyal medya yaklaşımının başlangıcına işaret edebileceğini söylüyor.
Burada TikTok için özel bir başlık açmamız lazım. Hem yılın başından bu yana ABD başta olmak üzere kimi ülkelerin bu platformu bir tehdit olarak görmesi hem de yılın sonlarına doğru ülkemizde başlayan TikTok tartışması, platformun diğer bütün özellikleri dışında politik sebeplerden dolayı da gündemimizde kalmasına neden oldu. Önümüzdeki yıl da bu tartışmaların devam etmesi kaçınılmaz görünüyor.
Yapay zekâ konusu ise 2022'nin sonlarında yayınlanan ChatGPT ve Dall-E ile başlayan ve şu anda internette karşımıza çıkmadığı bir gün geçiremediğimiz bir teknolojiye dönüştü. Teknolojinin potansiyelleri ve ileride yapabileceklerinin abartılı bir şekilde pazarlanmasını bir yana bırakırsak, yıl boyunca YZ ve alakalı araçları bültende sıkça ele aldık. Kimi zaman bu teknolojilerin kötüye kullanımını, kimi zaman da aslında nasıl çalıştıklarını konuştuk.
Bu yıl en önemsediğim başlıklardan birisi internetteki YZ gürültüsünden kurtulup bu teknolojiyle nasıl sağlıklı bir ilişki kurabileceğimiz oldu. Önümüzdeki yıl(lar)da da bunu konuşmaya devam edeceğiz gibi görünüyor.
Teknolojinin dışına çıktığımızda bu yıl en çok okuduğumuz konulardan birisi medya ve gazetecilik sektörünün ekonomik sıkıntıları oldu. Batan veya küçülmek zorunda kalan şirketler, kapatılan (ve bazen yeniden açılan) yayınlar sıkça gündem başlıklarımız arasındaydı. Küresel ekonomik daralma ve bunun farklı ülkelerdeki yansımaları bunun en önemli sebebiydi. Bu ekonomik sorunun özellikle 2000'lerin başında hayatımıza giren dijital medya modeli için işlerin nasıl zorlaştırdığını da gördük, sadece aboneliğe güvenmenin çoğu kurum için çözüm olamayacağından da bahsettik.
Özellikle 2000'lerin sonlarında doğan ve BuzzFeed ve Vice gibi isimlerle tanıdığımız medya modeli için sonun başlangıcı hissi bu yıl küresel dijital medya camiasındaki hakim duyguydu. Sanırım tam da bu yüzden Ben Smith'in bu şirketlerin doğuşunu ve yükselişini anlatan kitabı Traffic, yılın en çok konuşulanlarından birisi oldu.
Bu ekonomik sorunlar kaçınılmaz olarak sürdürülebilirlik kavramını da gündemimizin önemli başlıklarından birisi hâline getirdi. Hem bültende bu konuyu farklı açılardan ele aldık hem de bu başlık üzerine 10 bölümlük bir özel podcast serisi yayınladık.
Bu yıl maalesef hem 6 Şubat'ta ülkemizde gerçekleşen deprem, hem de 7 Ekim'de Gazze'de başlayan savaş gazeteciliğin neden böyle zamanlarda çok önemli ve hakkıyla yapılması gereken bir iş olduğunu hatırlatan olaylar oldu. Üzerine ülkemizdeki genel seçimleri de ekleyince haberciliğin sorunları ve haberlere güvenin yıkılmasının sonuçları daha görünür bir hâle geldi.
Aynı zamanda her yıl olduğu gibi dünyanın hemen her yerinde gazeteciler hedef alınmaya ve sansürlenmeye de devam etti. Onlarca gazetecinin öldürüldüğü, tutuklandığı ve tehdit edildiği bir yılı geride bıraktık. ABD'den Hindistan'a, dünyada bu konuda örneklerin yaşanmadığı ülke sayısı maalesef yok denecek kadar azdı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder